Huangshan Kaydı

Huangshan Kaydı

Eski adıyla Yishan olarak bilinen Huangshan Dağı, Tang Hanedanlığı'nın Tianbao döneminde şimdiki adını almıştır. Herkes, "Beş Büyük Dağı ziyaret ettikten sonra, başka dağları görmeye değmez; Huang Dağı'nı ziyaret ettikten sonra, başka dağları görmeye değmez." der. Bu söz Xu Xiake tarafından söylenmiş olsa da, bilginler ve edebiyatçılar arasında yaygın bir sözden ibarettir. Bugün Huangshan Dağı'na tırmandığımda, omuz omuza, kalabalık bir pazar yerinden farksız bir turist kalabalığı gördüm.

Dağın eteğinde, hamallar yol kenarında çömelmiş, yüzleri kararmış ve boyunlarındaki damarlar şişmişti. Gözleri, özellikle tombul turistleri hedef alan kancalar gibiydi. "Dağa çıkmak için üç yüz, inmek için iki yüz elli." Fiyat, sarı dişlerinin arasından sıkıştırılmıştı. Güzel karısıyla birlikte iki sedye kiralayan şişman bir tüccar vardı. Hamallar bu ağır yükü taşıyor, baldır kasları yay telleri gibi gerilmiş ve terleri, yakıcı güneş tarafından anında buharlaşan taş basamaklara damlıyordu. Ancak sedyedeki tüccar, uzun zamandır resimlerle yıpranmış "tuhaf çam ağaçlarının ve kayaların" fotoğraflarını çekmeye odaklanmıştı.

Dağdaki çam ağaçları gerçekten de tuhaf. Kayaların çatlaklarında kök salmışlar ve dalları ejderhalar ve yılanlar gibi bükülmüş. Turistler, fotoğraf çekmek için "Hoş Geldin Çamı"nı çevrelemiş, birbirlerini itip kakmış ve hatta tartışmaya başlamışlardı. Gözlüklü genç bir adam, en iyi çekim pozisyonunu elde etmek için yarım saat bekledi ve arkasında bekleyen insanlar zaten öfkeyle gözlerini dikmişlerdi. Sonunda fotoğrafı çekti, ancak diğerlerinden farklı değildi.

O taşlara çeşitli isimler verilmiş: "Denizi İzleyen Maymun", "Yol Gösteren Ölümsüz", "Rüya Kalemi Çiçek Açıyor"... Aslında, sadece sıradan taşlar. İnsanların zorla yorumlamasıyla, "ünlü doğal güzellikler" haline geldiler. Tur rehberleri, o saçma efsaneleri açıklarken salyaları akıyordu, turistler ise tamamen emilmiş gibi davranarak sık sık başlarını sallıyorlardı. Bence bu taşlar yol kenarına gelişigüzel atılsaydı, muhtemelen kimse onlara ikinci bir bakış atmazdı.

Dağlar sisle örtülmüş, bazen zirveleri sarıyor, bazen ince bir çizgi halinde dağılıyordu. Bu oldukça ruhani, ancak ne yazık ki her zaman turistlerin gürültüsüyle kesintiye uğruyor. Bakın! Bulut denizi! Birisi haykırdı. Böylece herkes koşarak, kameralarını ve cep telefonlarını kaldırarak, durmadan tıklamaya başladı. Gerçekten bulut denizine mi bakıyorlar? Hayır, sadece kameradan bakıyorlar, sadece sosyal ağlarda gösteriş yapmak için fotoğraf çekiyorlar. Şık bir kız, sırtını bulut denizine dönerek, yirmi dakikadan fazla özçekim yaptı, ancak hala memnun değildi. Erkek arkadaşı zaten sabırsızlanmıştı, ancak sadece gülümsemek zorunda kaldı.

Dağın tepesindeki otel şaşırtıcı derecede pahalı. Sıradan bir oda bin yuanın üzerinde. Turistler itiraz ederken itaatkarca ödeme yaptılar. Gece, yan odadaki çiftin yarınki gezi rotası hakkında olduğu anlaşılan tartışmalarını duydum. Çocukları durmadan ağlıyordu ve ses ince duvardan geçiyordu.

Ertesi sabah, herkes "Huangshan Dağı üzerindeki gün doğumu"nu izlemek için karanlıkta kalktı. İnsanlar, soğuktan titreyerek seyir terasında toplandılar. Gökyüzü yavaş yavaş aydınlanıyordu, ancak güneş kendini göstermeye isteksizdi. Sonunda, bulut denizinden kırmızı bir güneş yükseldi ve kalabalık arasında bir tezahürat patladı. Ancak, sadece beş dakika içinde, insanlar dağıldı ve pahalı ve iştah açıcı olmayan kahvaltıyı yapmak için otele geri döndüler.

Dağdan inerken, üzerine göz kamaştırıcı kırmızı renkte kazınmış dört büyük karakterli "Büyük Nehirler ve Dağlar" yazılı bir uçurum gördüm. Yanında ise, yığınlarca maden suyu şişesi ve atıştırmalık ambalaj poşeti vardı. Temizleyici, ipe asılıp çöpü temizlemek için mücadele ediyordu. Figürü, dipsiz uçurumun üzerinde sallanıyordu, bu korkunçtu. Ancak, turistler buna gözlerini kapattılar ve sadece acele etmeye devam ettiler.

Dağın eteğine döndüğümde, o sedye taşıyıcılarını tekrar gördüm. Bugün işleri pek iyi gitmiyor gibi görünüyor. Üç veya beş kişilik gruplar halinde çömelmiş ve sigara içiyorlar. Bir hamal bana "Huangshan'a özgü bir ürün" satmaya çalıştı, bunun kendi ailesi tarafından toplanan bir Ganoderma lucidum olduğunu söyledi. Daha yakından incelediğimde, sadece parlak bir yağ tabakasıyla kaplanmış bazı sıradan mantarlar olduğunu fark ettim.

Huangshan Dağı'nın güzelliği antik çağlardan beri meşhurdur. Günümüzde, turistler karıncalar gibi ve işler bir gelgit gibi. Bunu bilen dağ ruhu bile bundan bıkmış olmalı. İnsanlar, fotoğraflarda "ziyaretlerini" kanıtlamak için binlerce mil yolculuk ediyorlar. Dağların güzelliğine gelince, onu gerçekten takdir eden kimse yok.

Dağ aynı dağ olarak kalır; değişen tek şey, onu gören insanlardır.